Gastroözeofageal Reflü Hastalığı
İçerik güncelleniyor......
Rektum bölgesinde anüs yakınında bulunan ve anal sfinktere sıçramamış durumda olan erken evredeki tümörler TEM yöntemi ile tedavi edilebilmektedir. Transanal eksizyon ameliyatı olarak tanımlanan bu yöntem anüsten girilerek tümörlerin alınması disiplinine dayanmaktadır. Karın bölgesinde herhangi bir kesiye gerek duyulmaması TEM yönteminin tercih edilmesinde önemli rol oynayan faktörlerdendir.
TEM yöntemi ile aynı zamanda kolonoskopi ile çıkarılamayacak kadar büyük rektal poliplerin çıkarılması da mümkün olabilmektedir. Bununla birlikte ulaşılması mümkün olmayacak kadar yukarıda konumlanan poliplerin alınması için de kullanılmaktadır.
Genel anestezi altında uygulanan TEM yöntemi ile tedavide rektum karbondioksit ile şişirilmektedir. Bu şekilde endoskopi ve cerrahi ekipmanlarla çalışılması için gerekli alan sağlanmış olmaktadır. Bu cerrahi uygulamanın süresi 30 dakika ila üç saat arasında değişmektedir. Operasyonun ardından ağrı kontrolünü sağlamak amacı ile hastaya ağı kesici verilmektedir. Sıvı ve katı gıdaların tüketimine hemen başlanabilmektedir. Hastanede kalış süresi ise 1 ila 2 gündür.
Günümüzde yaygın bir uygulama olmayan TEM yöntemini gerçekleştirebilecek cerrah sayısı da oldukça azdır. Genellikle büyük kanser merkezlerinde uygulanan TEM yöntemi hem cerrah için hem de hasta için büyük avantajlar sağlamaktadır. Öyle ki rektum kanserinin alışılagelmiş tedavisinde aşağı anterior rezeksiyon ya da abdominoperineal rezeksiyon ile mezorektum ve lenf nodlarının çıkarılması işlemi gerçekleştirilmektedir. Ancak TEM yöntemi uygulamasında lenf nodları çıkarılmamaktadır. Bu durumda kanserin evrelendirme süreci kapsamlı bir şekilde sürdürülememektedir.
TEM yöntemi uygulaması yapacak olan cerrahların uygun hasta seçimini çok özenli bir şekilde yapmaları gerekmektedir. Hastaların da bu tedavi yönteminin uygun olmayacağını öğrendiklerine hayal kırıklığı yaşamamaları gerekmektedir. Çünkü cerrah ayrıntılı bir tanı ve değerlendirme sonrasında tümörün konumu ve evresinin TEM yöntemi için uygun olmayacağına karar vermiştir.
TEM yöntemi ile kanserli hücreyi çıkarmak, tekrarlamasını önlemek ya da hayatta kalma şansının arttırılması için en iyi yol olmadığı sonucuna varılmıştır. Hasta bu minimal girişimsel tekniklere uygun bir aday olsa ya da olmasa¬ da değerlendirme yapacak ikinci bir cerrahın görüşünü almak gerekli olabilmektedir.
TEM yöntemi günümüzde uygun hastalarda başarılı bir şekilde gerçekleştirilmektedir. 1980’li yıllarda geliştirilen bu yöntem çok daha hızlı iyileştirici ve konforlu bir tedavi süreci sağlamaktadır.
TEM yönteminin tarihçesi işe şu şekildedir;
TEM yönteminin uygulanabileceği durumlar aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir;
Kalın bağırsağın makat kanalına açılan bölümü rektum olarak tanımlanmaktadır. Bu bölgede oluşan kanserlere de rektum kanseri adı verilmektedir. Kalın bağırsağın son bölümü olan kuyruk sokumu bölümünün önünde yer alan bölgede bulunan organa rektum denilmektedir. Rektum bölümleri; üst, orta ve alt rektum olarak ayrılmaktadır.
Rektum kanseri dört ayrı evreden oluşmaktadır ve rektum kanseri tedavi öncesinde evrelendirme tedavinin başarı için büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda herhangi bir başka organa kanserli hücrelerin sıçrayıp sıçramadığı da dikkate alınması gereken bir başka konudur. Rektum kanseri evreleri şu şekildedir;
Rektum kanseri belirtileri aşağıdaki gibidir;
Rektum kanseri tedavisinde cerrahi yöntemler ve destekleyici ışın tedavileri uygulanabilmektedir. Gerek ilaçla tedavi, gerekse ışın tedavisi ile birlikte cerrahi yöntemler ayrıntılı bir tanı ve evreleme süreci sonrasında planlanmaktadır. Kanserli hücrenin rektum kanalını tıkaması durumunda endoskopik stentleme işlemi gerçekleştirilmektedir. Bu işlem ile rektum kanalı açılmakta ve dışkılama işlemi mümkün hale gelmektedir.
Endosopik stentleme işlemi sonrasında hastanın durumu ve cerrahın kararına göre robotik ya da laparoskopik cerrahi yöntemleri ile ameliyat gerçekleştirilmektedir.
Rektum kanseri ameliyatında kullanılan başlıca yöntemler şu şekildedir;
Laparoskopik cerrahi disiplinine benzer bir yöntem ile uygulanmaktadır. Makat içerisine yerleşirilen rektoskop ile rektum bölgesi şişirilmekte ve uygulamalar daha sonra gerçekleştirilmektedir. TEM yöntemi iyileşme süreci ve konforlu olması bakımından hastaya ve doktora avantaj sağlamaktadır. Ancak öğrenme sürecisinin uzunluğu ve oldukça maliyetli bir tedavi yöntemi olması bakımından da dezavantajlar barındırmaktadır.
Rektal tümörlerin tanı ve tedavisi uzun yıllardır uygulanmaktadır. Bu süreç hem hasta hem de doktor açısından konfordan oldukça uzak olmakla birlikte uzun bir süreçtir. Rektum bölgesinde tespit edilen tümörlerin girişimsel yöntemler ile tedavi edilmesi ise günümüzde çok daha kısa sürmekte ve hastanın iyileşme sürecini de kolaylatırmaktadır.
Hastada rektal kanser tanısı konulması ise açık yöntemle uygulanacak ameliyat işlemi gerektirmektdir. Ameliyatı uygulayacak olan doktor derin bir kesi açmak durumundadır. Böylece tümöre ulaşacak, kanserli hücrelerin yayılıp yayılmadığını değerlendirecek ve komşu dokuların sağlıklı olma durumlarını değerlendirecektir.
Oldukça zorlu ilerleyen bu süreç günümüzde farklı girişimsel müdahaleler ile daha konforlu hale getirilmeye çalışılmaktadır. Bu yöntemler şu şekildedir; laparoskopik rezeksiyon ve transanal endoskopik mikrocerrahi (TEM) yöntemleridir.
İlk kez 1980′lerde uygulanmaya başla¬yan minimal girişimsel ameliyatlar yeni uygulamalar olarak tanımlanmaktadır. Bu yöntemlerin açık ameliyata göre büyük avantajları bulunmaktadır. Daha az acı ve ağrı hissedilmesi, iyileşme süresinin kısa olması bu avantajlardan en önemlileri olarak karşımıza çıkmaktadır. Açık ameliyatlar açılan büyük kesi yerine girişimsel tedavi yöntemlerinde küçük delikler açılması ise hastanın enfeskiyon ya da kanama gibi risklerinin de önüne geçmede etkilidir. Girişimsel tedavi yöntemleri üstün teknolojik görüntüleme araçları yardımı ile gerçekleştirilmektedir. Cerrah böylece çalıştığı bölgeyi ayrıntıları ile birlikte görebilmektedir.